TURİZM

Himmetoğlu: Dereli’nin Potansiyel Değil, Öncelik Eksikliği Var

Turizm sektöründe yetişmiş, otelcilik ve restoran işletmeciliği alanında genç yaşına rağmen önemli deneyimler kazanmış; Dereli ve Giresun’daki sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaparak sorumluluk almış olan İskender Himmetoğlu, Dereli’nin kalkınmasına dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Dereli’nin Kaderi Fındıkla Sınırlı Olmamalı

Turizm sektöründe yetişmiş, otelcilik ve restoran işletmeciliği alanında genç yaşına rağmen önemli deneyimler kazanmış; Dereli ve Giresun’daki sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaparak sorumluluk almış olan İskender Himmetoğlu, Dereli’nin kalkınmasına dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

İstanbul ile memleketi Dereli arasında turizm odaklı fikirler geliştiren ve bu fikirlerin bir kısmını hayata geçirerek Alçakbel Restaurant & Cafe’yi hizmete açan Himmetoğlu, ilçenin yalnızca fındığa bağımlı bir ekonomik yapıdan kurtulması gerektiğini vurguladı.

Dereli’nin sorunu potansiyel eksikliği değil, öncelik eksikliğidir” diyen Himmetoğlu, “Dereli’nin kaderi fındık olmamalı” sözleriyle turizmin ilçenin geleceğinde mutlaka yer alması gerektiğini ifade etti.


Karadeniz’in Kalbinde Saklı Bir Güç: Dereli

Karadeniz’in kalbinde, yeşilin her tonunu barındıran bir ilçe düşünün: Dereli. Kümbet’ten Kulakkaya’ya, Bektaş Yaylası’ndan Mavi Göl’e kadar doğa adeta cömert davranmış durumda. Ancak bu doğal zenginliğin ilçe ekonomisine aynı ölçüde yansıtıldığını söylemek zor.

Dereli’nin ekonomisi hâlâ büyük ölçüde fındık ve küçük ölçekli hayvancılığa dayanıyor. Fındık elbette önemli; yıllardır binlerce ailenin geçim kaynağı. Ancak fındık fiyatlarının dalgalı olması, maliyetlerin artması ve gelirin mevsimlik kalması, özellikle gençler için sürdürülebilir bir gelecek sunmuyor.


Dereli, Giresun Turizminde En Güçlü Adaylardan Biri

Bugün Türkiye turizmi rekorlar kırıyor. Turizm gelirleri 60 milyar doların üzerine çıkmış durumda. İnsanlar artık sadece deniz-kum-güneş turizmini değil; serin yaylaları, doğa yürüyüşlerini, sakinliği ve temiz havayı tercih ediyor. Karadeniz bu arayışın merkezinde, Dereli ise bu merkezin en güçlü adaylarından biri.

Bunun en somut örneklerinden biri Mavi Göl. Son yıllarda ziyaretçi sayısı yüz binleri aşmış durumda. Her yaz binlerce insan Dereli’ye geliyor; fotoğraf çekiyor ve ilçeden ayrılıyor. Ancak çoğu, konaklamadan ve yerel esnafa ciddi bir katkı sunmadan geri dönüyor.

Sorun ziyaretçi eksikliği değil; ziyaretçiyi gelir bırakan misafire dönüştürememek.


Turizm, Dereli Ekonomisine Can Suyu Olabilir

Oysa küçük bir dönüşüm bile büyük fark yaratabilir. Yılda 200–250 bin kişinin geldiği bir bölgede, bu insanların yalnızca yüzde 10’unun bir gece konaklaması; yeme-içme, ulaşım, konaklama ve yöresel ürünlerle ilçe ekonomisine milyonlarca liralık katkı sağlayabilir.

Bu gelir tek bir yatırımcının kasasına değil;

  • pansiyon işleten aileye,
  • yaylada gözleme yapan kadına,
  • rehberlik yapan gence,
  • yöresel ürün satan üreticiye
    dağılır.

İşte gerçek kalkınma budur.


Dereli’nin Ölçeğine Uygun Çözümler Şart

Bu dönüşüm için devasa projelere gerek yok. Ancak vizyoner bir planlama şart.

Yollar, yönlendirme tabelaları, otoparklar ve çevre düzenlemeleri önemli; fakat asıl mesele beton değil, doğru planlamadır.

  • Yayla yürüyüş rotaları
  • 1–2 gecelik konaklamalı tur programları
  • Yöresel mutfağı öne çıkaran etkinlikler
  • Küçük ama temiz pansiyonlar

Dereli’nin ölçeğine en uygun çözümler bunlardır.

Bir diğer kritik nokta ise yerel halkın sürecin merkezinde olmasıdır. Yayla turizmi; dışarıdan gelen büyük yatırımcılarla değil, Derelilinin emeğiyle büyürse refah artar. Kadın kooperatifleri, gençlerin rehberlik ve organizasyon faaliyetleri, yerel ürünlerin markalaşması bu sürecin temel taşlarıdır.


Sonuç: Dereli Geçinmeye Değil, Zenginleşmeye Layık

Özetle söylemek gerekirse:
Dereli’nin sorunu potansiyel eksikliği değil, öncelik eksikliğidir.
Fındıkla ayakta kalmaya çalışmak yerine, fındığı tamamlayan sürdürülebilir bir yayla turizmi modeli kurulmalıdır.

Bu da ancak yerel yöneticilerin günü kurtaran değil, geleceği inşa eden bir anlayışla hareket etmesiyle mümkün olur.

Dereli sadece geçinmeye değil, zenginleşmeye de layıktır.
Ve bu yol, Dereli’nin yaylalarından geçmektedir.